brings everyone together: ohababa!


Abdurrahman Keskiner, "Prodüktör", ALFA Basım Yayım ve Dağıtım Ltd.Şti, 2024

27 Jan 2025, 01:10
news media

"Dadaş Film"in yazıhanesine gelip giden Erzurumlu bir adam vardı. "Çavuş" diyorlardı ona... Çay getirir, getir-götür işlerini yapardı. Dadaş Film'le bir ilgisi yoktu. Sadece aynı katta küçük bir odası vardı. Aslında senet kırardı. Biz biliyorduk bunu ama o, "Ben kırıyorum" demezdi, "Tanıdıklarım var, onlara kırdırabilirim isterseniz" derdi. Sonra da senetleri alır götürür, ardından bir yerlerden telefon açar, "Bin liraya 600 lira veriyor, ne dersiniz?" diye sorardı. Bizi kandırdığını sanıyordu, ama tabii ki bu doğru değildi.

Bir de Tepebaşı'nda Ferdinand Manukyan adlı bir banker vardı. Bir zamanların vergi rekortmeni, genelevler kraliçesi Matild Manukyan'ın kardeşiydi bu adam...

Ferdinand, resmi bir bankerdi. Ofisi vardı. Faturalı, makbuzlu çalışırdı ve çok ciddi, çok sağlamdı. Kırdırmak istediğin senetlerini ona götürdüğün zaman çok titizlenirdi. Senetler sağlam mı, değil mi, dikkatle kontrol ederdi. Sağlamsa kırar, değilse hemen iade ederdi. Çünkü Türkiye'de kimin senedi sağlam, kimin senedi değil, en iyi bilen adamdı.

Haftada bir gün para ödemesi yapardı. Başka yerlerde veya bankada kırdırdığın fiyattan her zaman daha ucuza kırardı. Bankalar yüzde 7 alıyorsa, Ferdinand yüzde 5- 5 buçuğa iş görürdü.

Türk sinema piyasası hep onunla çalışırdı. Yapımcısı, yönetmeni, oyuncusu Ferdinand'ın kapısını mutlaka çalardı. İşin doğrusu, tüm Yeşilçam Ferdinand'a bağlıydı. Yani Yeşilçam'da bir iş yapacaksan önce gidip Ferdinand Manukyan'a soracaktın. Ferdinand, "Evet, bu sağlam adamdır" derse iş yapardın, yoksa yapmazdın. Yanılma payı çok az olan biriydi.

Ferdinand'a senet kırdırırken ilginç olaylar da yaşanıyordu. Bir gün yapımcı Nami Dilbaz, senet parasını almak için Ferdinand'a gitmiş. Fakat Ferdinand, "Bu hafta sana para yok," deyince orta yerde, "Tutun beni, ölüyorum," diyerek bayılma numarası yapmış. Tabii herkesi bir telaş sarmış. Nami Dilbaz biraz sonra gözlerini açıp "Bana ne oldu? Paralar nerede?" diye sormuş. Ona bir şey olmasından korkup parasını hemen ödemişler.

Nami Dilbaz'la iki gün sonra doktora gittik. Doktor uzun uzadıya muayene edip tüm kontrollerini yaptıktan sonraİ;

"Sende kalp filan yok, galiba milleti uyutmuşsun,"dedi.

Doktordan çıktıktan sonra Nami Dilbaz bana dönüp;

"Abdurrahman, sakın ha bunu kimseye söyleme. Ben kalbim var falan diyerek işimi hallediyorum. Gerçek bilinirse yanarım," dedi. Ben de kimseye söylemedim tabii.

Daha sonra bypass oldu. 1986 yılında Almanya'da kalpten öldü.

rococo
Follow
67 
like to news 
dislike to news