Jose Mujica namı diğer El Pepe ilerleyen hastalığı ile ilgili artık tedavi kabul etmediğini açıklamış.
Yalnız Güney Amerika'da değil dünya siyasetinde benzersiz bir yere sahip Jose Mujica namı diğer El Pepe ilerleyen hastalığı ile ilgili artık tedavi kabul etmediğini açıklamış.
Biliyorsunuz onu bu kadar ikonik hale getiren esasen, TIME tarafından “dünyanın en yoksul başkanı" olarak lanse edilmesinden sonra küresel bir ilham kaynağına dönüşmesi olmuştu. BM konuşmaları viral oldu, hayat görüşü ve felsefi yaklaşımı dünya çapında ilgi çekti. Özellikle tüketim toplumuna ve materyalizme yönelik eleştirileri pek çokları tarafından karşılık gördü.
Son röportajında gözyaşları içinde “Vatandaşlarımla vedalaşmak istiyorum” diyerek kalan zamanını çiftliğinde geçireceğini söylüyor.
Pepe, kendisinin köpeği Manuela’nın yanına, çiftliğindeki sekoya ağacının altına gömülmek istediğini belirtiyor :(
Bu son röportajında bile toplumsal mesajlar vermeyi ihmal etmiyor; “Sizinle benzer düşünenlerle aynı fikirde olmak kolaydır ama demokrasinin temeli farklı düşünenlere saygı duymayı öğrenmektir.” diyor.
Onun yaşamı bence gerçekten sadeliğin her türlü ihtişamını barındırdığı için etkileyiciydi. Fazla bir zamanı kalmadığını öğrenmek binlerce kilometre ötede bile olsam beni üzmeye yetti :(
Bana kalırsa sırf sosyal eşitlik, adalet, barış, herkese insanca yaşam için çabalayan bu sıradışı başkan, yalnız siyasi olarak değil hayata bakışı ve değerleri bakımından da dünyanın son zamanlarda gördüğü en bilge kişilerden biriydi.
Nasıl biri olduğuna dair bir fikir vermesi açısından yönetmen Emir Kusturica'nın Uruguay Devlet Başkanı hakkındaki, "El Pepe, A Supreme Life" belgeselini izlemenizi tavsiye ederim.
Belgesel o kadar hayatının içinden çekilmiş ki, Pepe'yi sohbet ederken, yemek yaparken, köpeklerini gezdirirken yahut bahçesinde çalışırken sergilediği sadeliğin içinde ona ün kazandıran tevazunun her türlü kanıtını görüyoruz. Ev hayatında ne ise siyasi arenada da aynı fikir ve tavırların uygulaması olan yaşamına şahitlik ediyoruz.
Kusturica, Pepe'yi bir devlet adamı olarak fotoğraflar ve arşiv görüntüleri ile ortaya koyuyor. Öte yanda Pepe'nin bilgeliğini paylaştığı eşi Lucia Topolansky ile arasındaki ilişkiye de dikkatimizi çekmek istiyor ve gençliklerinden bugüne birlikte göğüsledikleri hayatın pek çok duygusal anına bizi ortak ediyor.
Pepe son röportajında, "artık eşimin yanında huzurla ölmeyi bekleyeceğim" derken bile bu hayat arkadaşlığının kendisi olabilmesindeki yerine yine dikkatimizi çekiyor, bence.
İlham olurken yalnız düşüncelerle değil de esas bu düşünceleri ete kemiğe büründürerek yansıtabilme iradesi çok değerli geliyor bana...
"Nasıl bir hayat yaşamak istiyorsanız bu sizin elinizde" savını yaşantısıyla ortaya koyan Pepe'nin, insanın aslında kendi içinde mapus olduğunun altını çizerek, nasıl özgür olunabileceğinin suflesini verdiği hayatı bir belgesele sığmaz belki ama zihninizde kalıcı izler bırakacağını size garanti ederim.💙
Yazar: Onur Küçükkaramıklı (Alıntıdır.)