brings everyone together: ohababa!


Bir mezarlıktı Taksim.

15 Jan 2025, 13:18
news media

Bir mezarlıktı Taksim...

Bugün İstanbul'un, hatta Türkiye'nin en önemli merkezi olan İstiklal Caddesi ve Taksim'de 17. yüzyıla değin, birkaç bağ evinin dışında pek bir şey yoktu.

Bu alan Galata surlarının dışında olduğu için Galata içerisinde yaşayan halklar bugünkü Tepebaşı, İstiklal Caddesi ve Taksim bölgesini mezarlıkları olarak kullanmaya başladılar. Fakat bölgenin şehrin en büyük mezarlığı haline dönüşmesi Osmanlıların saltanat yıllarında gerçekleşti.

Kanuni Sultan Süleyman'ın saltanat yıllarına denk gelen 1560 yılında, İstanbul'da büyük kolera salgını başlayınca padişah, sur içi İstanbul'una ve yine sur içindeki Galata'ya defin yapılmasını yasakladı. O tarihten sonra şehirde ölenlerin naaşları, hastalığın yayılmasının önlenmesi için sur dışına çıkarılarak Taksim ve civarına defnedildi.

Böylece, bugünkü Gezi Parkı'nı da içine alan Sıraselviler'den bir koldan Harbiye'ye ve Kasımpaşa'ya, diğer koldan Dolmabahçe'ye kadar uzanan büyük bir alan her milletin ayrı bölümlerinin olduğu büyük bir mezarlık haline getirildi.

Kolera nedeniyle büyük bir mezarlığa dönüştürülen alanın, Galata ve Tepebaşı civarındaki mezarlıklarla da bağlantısı kesildi. Bu nedenle Avrupalılar Galata ve Tepebaşı'ndaki mezarlığı "Petit Champ des Morts" yani "Küçük Mezarlık", Taksim ve civarını ise "Champ des Morts" yani "Büyük Mezarlık" olarak isimlendiriyordu.

Mezarlığın içerisinde hemen her milletin ayrı alanları vardı, Parmakkapı Sokağından, Taksim'e ve oradan da Talimhane Meydanına doğru uzanan bölge Rumların, bugün Gezi Parkı'nın olduğu alandan Harbiye'ye doğru uzanan alan Ermenilerin, Taksim'den Cihangir'e doğru olan ve solda kalan kısım Latinlerin, Ayaspaşa'dan Dolmabahçe'ye doğru uzanan alan ile Taksim'den Kasımpaşa'ya doğru uzanan yol ise Müslümanların mezarlığıydı.

Bugün büyük tartışmalara neden olan Gezi Parkı'nın da bir bölümü neredeyse Osmanlı'nın son yıllarına değin Ermeni Mezarlığı olarak kullanılıyordu. Ermenice bazı kaynakların kaydettiğine göre bu alan, Kanuni Sultan Süleyman'ı Budin Seferi sırasında zehirlenmekten kurtaran Vanlı aşçısı Manuk Karaseferyan vasıtasıyla Ermeni cemaatine verilmişti.

1774-1789 yılları arasında saltanat süren ve ordunun modernleştirilmesi için büyük atılımlarda bulunan Sultan I. Abdülhamid, Topçu Birlikleri için Taksim ile Ermeni mezarlığını birbirinden ayıran ahşap bir kışla inşa ettirdi. 1794'de bu ahşap kışla yanarak yok olunca, III. Selim, saray mimarı Kirkor Balyan'a, aynı bölgede betonarme ve modern bir kışla inşa ettirtmiş ve inşaat ancak 1806'da bitebilmiştir ki bu yapı, bugün tekrar inşa edilmesi tartışılan kışlanın ilk halidir.


Yazar : Saro Dadyan

rococo
Follow
like to news 
dislike to news
24807